Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
4 haftadır gündemimizde olan büyük çaplı orman yangınları küresel bir sorun haline dönüşmüştür. Ülkemizde 2021 yılında 54 farklı ilimizde çıkan yangınlarda yaklaşık 150 bin hektarlık alanı etkilemiştir.
Tarihimizin bu en büyük yangınlarında zarar gören alanların 82 bin hektarı Antalya’da 62 bin hektarı Muğla’dadır.
”BÜYÜK AFETİN ÜSTESİNDEN GELMEYİ BAŞARDIK”
En azından bir kısmında terör örgütlerinin sabotaj şüphesi olmakla beraber genel bir afet hali ile karşı karşıya bulunduğumuz açıktır.
Manavgat’ta başlayan ve giderek yayılan yangınlara karşı devletimiz ilk andan itibaren tüm imkanlarıyla mücadelesini vermiştir. Böylesine bir felaketi dahi istismar edenlere rağmen bu büyük afetin üstesinden gelmeyi başardık.
Yangınlara 18 uçak, 68 helikopter, 9 İHA, binin üzerinde arazöz, 680 iş makinesi, 6 binden fazla personel ve binlerce gönüllüyle müdahale edilmiştir. Köyceğiz’le birlikte büyük yangınların tamamı kontrol altına alınmıştır, soğutma çalışmaları sürdürmektedir.
”EVLER EN GEÇ 1 YIL İÇİNDE TESLİM EDİLECEKTİR”
Sadece 28 Temmuz’dan sonra başlayan yangınlarda ormanların yanı sıra 72 bin dekar ekili ve dikili alan, 2 bin 580 ton depolu ürün zarar görmüştür. Bunun yanında yangınlarda 395 büyükbaş hayvan, 4 bin 505 küçükbaş hayvan, 29 bin 600 kanatlı hayvan itlaf olmuştur.
(Yangınlarda) yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak sadece Antalya ve Muğla’da 2 bin 486 bağımsız bölüm belirlenmiştir. Evleri tamamen kullanılamaz hale gelen vatandaşlarımıza evleri en geç 1 yıl içinde teslim edilecektir.
AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARI
İlk etapta 84 milyon vatandaşımızın her biri için 3 adet hesabıyla 252 milyon fidan yıl bitmeden toprakla buluşturulacaktır. Bugüne kadar 5.5 milyar fidanı, ağacı toprakla buluşturmuş, ülkesinin orman alanını 2 milyon hektar artırmış bir hükümetiz.
Yangınların ilk başladığı andan itibaren bakanlarımız sürekli bölgede bulunmuşlardır. Diğer bakanlarımız da zaman zaman bölgeye giderek kendi alanlarıyla ilgili çalışmalara katılmışlardır.
Kızılay, AFAD gibi kuruluşlarımız buralarda sürekli görev icra etmişlerdir. Silahlı kuvvetlerimiz, kara kuvvetlerimiz, jandarma bütün imkanlarıyla seferber olmuştur. Afet bölgesi ilan ettiğimiz yerlerdeki vatandaşlarımıza pek çok destek ve erteleme imkanı sağladık.
Orman yangınlarıyla mücadele konusundaki planlar ve uygulamaları gözden geçirerek böylesine büyük afetlere karşı daha hazırlık olunmasını sağlayacağız. Bu çerçevede, sorumlu kurumların kapasitelerinin genişletilmesi konusunda kapsamlı bir çalışma yapılacak. Afetlerde daha güçlü, etkin ve kapsayıcı bir koordinasyon için de gereken adımlar atılacak.
KARADENİZ’DEKİ SEL FELAKETLERİ
Rize ve Artvin’de, Bartın, Sinop ve Kastamonu’da kısa sürede yağan büyük yağışların yol açtığı sel afetleri yaşanmıştır.
Böylesine büyük bir sağanağa hiçbir altyapının dayanması mümkün değildir. Yüksekliği 5 metreyi bulan sel suları önlerine gelen her şeyi sürükleyip denize doğru atmıştır. Ülkemizin hemen her şehrinde olduğu gibi buralarda da elbette imardan ve yapıdan kaynaklanan sorunlar vardır ama karşımızda tarihte ender rastlanacak bir afet olduğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz.
Selden etkilenen 3 ilde toplam 970 konut ve 100 köy evinin yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğu belirlendi. 4 ayrı sanayi sitesi de tekrar inşa edilecektir.
KABİNE’DEN KAMPANYAYA DESTEK
Sel felaketinin izlerinin silinmesi için AFAD bünyesinde bir yardım kampanyası başlattık. Biz de bakanlarımız ve diğer çalışma arkadaşlarımızla birlikte 7 milyon 430 bin liralık bir katkıyla bu kampanyaya iştirak etme kararı aldık.
”MİLLETİMİZİ YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ”
Milletimizi, nasıl terör örgütlerinin, darbe heveslerinin, istiklalimize ve istikbalimize göz diken alçakların, ekonomimize tuzak kuranların tasallutuna bırakmadıysak, tabii felaketler karşısında da yalnız bırakmayacağız.
AŞI ÇALIŞMALARI VE KORONAVİRÜSLE MÜCADELE
Türkiye salgının ilk gününden itibaren halkına sunduğu sağlık hizmetleri ve destek programlarıyla farkını ortaya koymuştur. Pek çok ülkenin aksine maskeden teste kadar hiçbir konuda eksiklik çekmedik. Üretimin kesintisiz sürmesini temin ederek istihdamda dramatik bir düşüşle karşılaşmadık, tam tersine son dönemde ciddi bir sıçrama yaşadık.
Ülkemizde aşı çalışmaları gönüllülük esasına göre ilerleyecektir. Salgına karşı en güçlü mücadele aracı olan aşılamada dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz.
Salgına karşı en güçlü mücadele aracı olan aşılamada dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz. Aşı tedariki konusunda oldukça iyi bir noktadayız. Birden fazla kanaldan temin ettiğimiz aşıları hızla vatandaşlarımızın istifadesine sunuyoruz. Yerli aşı geliştirme çalışmalarında da inşallah yıl sonuna kadar yaygın kullanım ve üretim safhasına geçmeyi ümit ediyoruz.
İlk dozda 46, ikinci dozda da 35 milyon kişiye doğru gidiyoruz. Bu sayıyla birinci doz aşıda nüfusumuzun yüzde 73’üne yaklaşırken ikinci doz aşıda ise yüzde 55’ine ulaştık.
Ülkemizde bazı kesimlerin hala aşıya tereddütle yaklaştıklarını görüyoruz. Aşı çalışmaları gönüllülük esasına göre yürütülmektedir, yürütülecektir. Şayet bu salgına karşı başka bir tedbir mevcut olsaydı onu da değerlendirmekte tereddüt göstermezdik.
YÜZ YÜZE EĞİTİM BAŞLIYOR
Okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrencilerle irtibatlı ama aşı olmayanların haftada iki kez PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz.
ÜNİVERSİTELERDE PCR TESTİ ŞARTI
Aşı olmayan üniversite öğrencilerimizin ve üniversite çalışanlarımızdan da düzenli PCR testi yaptırmalarını talep edeceğiz. Uçak ve şehirlerarası otobüs yolculuğu, konser, tiyatro ve sinema gibi insanların toplu olarak bulunduğu faaliyetler için de zorunlu PCR testi uygulamalarını devreye alacağız.
MÜLTECİ KONUSU
Türkiye elbette isteyenin istediği gibi elini kolunu sallayarak girip, çıkabileceği, dilediği gibi hareket edebileceği sahipsiz bir ülke değildir. Devletimiz öncelikle 84 milyon vatandaşının güvenliğinden ve refahından sorumludur. Bununla birlikte biz sadece kendimize düşünerek, kapımıza gelenlere sırtımızı dönecek kadar cibileyette ve karakterde bir toplum da değiliz.
Halen ülkemizde yaklaşık 180 bini kayıtlı ve 120 bini kayıtsız olmak üzere toplamda 300 bin civarında Afganistanlı olduğumu biliyoruz. Yani bu ana muhalefetin dediği gibi ya da ana muhalefetin yanındaki bu muhaliflerin dediği gibi 1,5 milyon Afganlı ülkemizde kesinlikle yok. Bunların hepsi birer yalan.
(Mülteci konusu) Yol açtığı huzursuzluğun farkındayız. Esasen dünyada bu kadar sığınmacıyı barındırıp da bu kadar az asayiş sorunuyla karşılaşan bir başka ülke yoktur.