Bilişim Suçlarında Endişe Verici Artış: Adliyelerde Bilişim Davası Yoğunluğu Teknolojinin hayatın her alanına girmesiyle birlikte bilişim suçlarında ciddi bir artış yaşanıyor. Dijital dünyanın sunduğu kolaylıklar, aynı zamanda yeni tür suçların ortaya çıkmasına da zemin hazırlıyor. Son yıllarda özellikle siber saldırılar, kişisel verilerin izinsiz kullanımı, sosyal medya dolandırıcılığı ve çevrim içi tehditler konusunda yapılan şikayetler büyük…
Bilişim Suçlarında Endişe Verici Artış: Adliyelerde Bilişim Davası Yoğunluğu
Teknolojinin hayatın her alanına girmesiyle birlikte bilişim suçlarında ciddi bir artış yaşanıyor. Dijital dünyanın sunduğu kolaylıklar, aynı zamanda yeni tür suçların ortaya çıkmasına da zemin hazırlıyor. Son yıllarda özellikle siber saldırılar, kişisel verilerin izinsiz kullanımı, sosyal medya dolandırıcılığı ve çevrim içi tehditler konusunda yapılan şikayetler büyük ölçüde arttı.
Adliyelerdeki dosya yoğunluğu, bilişim suçlarının artık münferit vakalar olmaktan çıktığını, sistematik hale geldiğini gösteriyor. Uzmanlar, “bilişim davalarında artış”ın hem bireylerin hem de kurumların dijital güvenlik konusunda yeterince bilinçli olmamasından kaynaklandığı görüşünde birleşiyor
Bilişim Suçları Her Alanda Görülüyor
Günümüzde bilişim suçları yalnızca bilgisayar korsanlığıyla sınırlı değil. Artık e-posta dolandırıcılığından sosyal medya hesaplarının çalınmasına, kişisel verilerin satılmasından siber zorbalığa kadar çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkıyor.
Özellikle son yıllarda “hesabınız ele geçirildi”, “ödül kazandınız” veya “kargonuz yolda” gibi sahte e-postalar ve mesajlar üzerinden yürütülen dolandırıcılıklar büyük artış gösterdi. Vatandaşların farkında olmadan paylaştığı kişisel bilgiler, dolandırıcılar için adeta bir hazineye dönüşüyor.
Adli kaynaklara göre, bilişim suçlarına ilişkin dava sayısı son beş yılda katlanarak arttı. Bunların önemli bir kısmını sosyal medya üzerinden yapılan tehdit, hakaret ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçları oluşturuyor.
Sosyal Medya Üzerinden Suç İşlenmesi Artıyor
Bilişim suçlarındaki en dikkat çekici artış, sosyal medya platformları üzerinden işlenen fiillerde görülüyor. Sahte hesap açarak kişilerin itibarını zedelemek, gizli görüntüler paylaşmak veya kişisel verileri ifşa etmek gibi suçlar her geçen gün çoğalıyor.
Uzmanlara göre, dijital ortamda kimliğin gizlenebilmesi, suçlulara cesaret veriyor. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var: Her çevrim içi hareket dijital iz bırakıyor. Emniyet Siber Suçlar Daire Başkanlığı’nın geliştirdiği teknik izleme sistemleri sayesinde, birçok fail kısa sürede tespit ediliyor.
Bu durum, bilişim suçlarının artık “yakalanması zor suçlar” kategorisinden çıkmaya başladığını gösteriyor.
Bilişim Davalarında Artış: Adliyeler Yeni Bir Yoğunlukla Karşı Karşıya
Son yıllarda mahkemelerde açılan bilişim davalarının sayısı ciddi oranda yükseldi. Özellikle kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde elde edilmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal, internet üzerinden hakaret ve dolandırıcılık davaları adeta patlama yaptı.
Adliyelerde sadece bireyler arası değil, kurumlara yönelik bilişim saldırılarına ilişkin davalar da artıyor. Özellikle şirketlerin sistemlerine yönelik veri sızıntıları ve siber sabotaj olayları, büyük maddi kayıplara neden oluyor.
Hukukçular, “bilişim davalarında artış”ın nedenlerinden birinin de mevzuatın gelişen teknolojiye paralel olarak güncellenmemesi olduğunu belirtiyor. Mevcut yasaların bir kısmı teknolojik gelişmeleri karşılamakta yetersiz kalıyor.
Bilişim Hukukunun Önemi Giderek Artıyor
Bilişim hukukunun önemi, yaşanan bu artışlarla birlikte daha iyi anlaşılır hale geldi. Artık her hukuk bürosunun, her şirketin ve hatta her bireyin dijital ortamlarda haklarını bilmesi gerekiyor.
Bilişim hukuku, sadece siber suçlarla mücadeleyi değil, aynı zamanda kişisel verilerin korunması, dijital delillerin toplanması, internet ortamındaki yayınların denetimi ve çevrim içi sözleşmelerin geçerliliği gibi çok geniş bir alanı kapsıyor.
Uzmanlar, bu alanın giderek genişlemesiyle birlikte, bilişim hukukuna hâkim avukat ve bilirkişi sayısının da artırılması gerektiğini belirtiyor. Çünkü dijital ortamlarda delil toplama ve suçun tespiti, klasik dava süreçlerine göre çok daha teknik bilgi gerektiriyor.
Kurumlar İçin Siber Güvenlik Artık Bir Hukuki Zorunluluk
Kurumlar açısından da durum ciddiyetini koruyor. Birçok şirket, siber saldırılar sonucu milyonlarca liralık zararla karşı karşıya kalıyor. Yalnızca finansal değil, itibar kaybı da büyük bir risk unsuru haline geldi.
Veri ihlali yaşayan şirketler, Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) tarafından ciddi idari para cezalarıyla karşılaşabiliyor. Bu nedenle kurumların sadece teknik önlemler değil, hukuki koruma mekanizmaları da kurması gerekiyor.
Bilişim avukatı, şirketlerin çalışanlarını siber güvenlik konusunda eğitmeleri ve bilişim hukukuna uygun politika belgeleri oluşturmaları gerektiğini vurguluyor.
Dijital Deliller Artık Dava Sürecinin Merkezinde
Bilişim suçlarına ilişkin davalarda en kritik nokta, dijital delillerin toplanması ve korunması. Herhangi bir e-posta, mesaj, log kaydı veya ekran görüntüsü, dava sürecinde belirleyici kanıt niteliği taşıyabiliyor.
Ancak bu delillerin geçerli olabilmesi için hukuka uygun şekilde elde edilmesi şart. Aksi takdirde mahkeme sürecinde delillerin reddedilmesi söz konusu olabiliyor.
Bu nedenle hem bireylerin hem de hukuk profesyonellerinin dijital delil yönetimi konusunda bilgi sahibi olması gerekiyor.
Bilinçli Kullanıcı Sayısı Artmazsa Tehdit Sürecek
Uzmanlar, bilişim suçlarının tamamen ortadan kalkmasının mümkün olmadığını ancak bilinçli kullanıcı sayısı arttıkça riskin azalacağını belirtiyor. İnternette paylaşılan her bilginin bir iz bıraktığı ve yanlış ellere geçtiğinde suistimal edilebileceği unutulmamalı.
Vatandaşların güçlü şifreler kullanması, iki aşamalı kimlik doğrulamayı aktif hale getirmesi ve şüpheli bağlantılara tıklamaktan kaçınması en temel korunma yöntemleri arasında yer alıyor.
Ayrıca sosyal medya platformlarında paylaşılan kişisel bilgilerin, fotoğrafların ve konum verilerinin kötü niyetli kişiler tarafından kullanılabileceği de göz ardı edilmemeli.
Sonuç: Bilişim Hukuku Dijital Dünyanın Kalkanı
Artan bilişim suçları, dijital dünyada hukukun ne kadar hayati bir rol oynadığını bir kez daha gösterdi. “Bilişim davalarında artış” yalnızca suç oranının değil, aynı zamanda farkındalığın da yükseldiğini kanıtlıyor.
Günümüzde hukuk, artık yalnızca fiziksel olaylarla değil, sanal ortamdaki fiillerle de mücadele ediyor. Bilişim hukukunun gelişmesi, hem bireylerin hem de kurumların dijital dünyada güvende kalması için en güçlü araç haline geldi. İstanbul bilişim avukatı arayan sayısı da her geçen gün artıyor.
Uzmanların ortak görüşü şu: Teknoloji ne kadar hızlı gelişirse gelişsin, hukuk onun bir adım önünde olmak zorunda. Aksi halde dijital dünya, kontrolsüz bir suç alanına dönüşebilir.
